Kitaplar, Proje: David Lodge

6. hafta: Thackeray ve Sürpriz

fenner-behmer - bucherwurm

Bu da nedir diyenler için şurada bir açıklama var.

Söz verdiÄŸim ÅŸekilde ilerleyemediÄŸim dikkatinizi çekmiÅŸtir. Çünkü geçen hafta Vanity Fair‘i bitirme hırsına kapıldım ve bir de baktım ki tek satır Salinger okumadan günler geçivermiÅŸ.

Kahramanı olmayan roman Vanity Fair‘i ilk ergen günlerimde okumuÅŸ olmayı isterdim. Åžu yaşımda beni biraz yorduÄŸunu ve ilgimi yeteri kadar cezbedemediÄŸini itiraf ediyorum. Eserle ilgili mutlaka söylenmesi gereken tek ÅŸey ÅŸu: Thackeray öyle bir dünya kurmuÅŸ ki beÅŸ yaşındaki minik bir çocuÄŸa dahi sempati duymanıza tüm gücüyle engel oluyor. Herhangi bir karaktere merhamet hissetmeye baÅŸladığınız an Thackeray, bu karakterin zaafları, hataları ve eksiklerini size tekrar tekrar hatırlatmaktan çekinmiyor (Bu durumun tam aksi için de benzer bir çaba var). Tüm bunlara raÄŸmen yazarın acımasız ya da insafsız olduÄŸunu düşünmedim. Aksine, sarkastik anlatım tarzına raÄŸmen fazlasıyla realist bir romanla karşı karşıya olduÄŸuma kanaat getirdim. Öte yandan, bu roman edebi kaygıların sonucu mu bu boyutta yazılmış yoksa yazarının anlatma coÅŸkusu mu bu neticeyi doÄŸurmuÅŸ sorusu hakkında herhangi bir Thackeray okuruyla tartışmaya hazırım.

Gelelim sürpriz konusuna. Bir kere ÅŸunu kabul edelim: Bilge anlatıcımız herkesi alaya almayı sevdiÄŸi gibi biz okurları ÅŸaşırtmayı da çok seviyor. Bir roman ilk kez okunduÄŸunda okuru için geliÅŸen her durum sürprizdir aslında. Thackeray ise kendi ufak tefek sürprizleriyle bizleri esere baÄŸlamaya çalışıyor ve bu sürprizlerin her biri kendi içinde nükte barındırıyor. The Art of Fiction‘da örnek olarak alınan kısım romanın 14. bölümünün sonunda yer alıyor. Eser ilk kez bir seri olarak tefrika edildiÄŸinde bu kısım 4. cildin sonuymuÅŸ ve dönemin okuyucuları bir soap opera izleyicisi gibi bir sonraki bölümün yayınlanmasını merakla beklemiÅŸler (“Aman tanrım! Becky evli miymiÅŸ? Peki ama kimle?” diyerek). Åžunu kabul edelim: Bu sürprize iyi hazırlanılmış. Öncesinde kaba bir tabirle yeterli yem ortaya atılsa da okuyucunun şüphelenmesine engel olunuyor. Her ne kadar benim gibi 20 sayfa öncesinden durumu çözen deneyimli 2000’li yılların okuyucuları için bu ÅŸaşırtmacalar ÅŸaşırtmaca olmaktan biraz uzak olsa da yazarın tarzını dönemi içinde takdir ettiÄŸimi söylemek isterim. Son cümlemi de söyleyeyim de içimde kalmasın: Bu okuduklarım elbette ki sonraki yüzyılda ortaya çıkan popüler isimler Ian M. Banks, Chuck Palahniuk ya da Trevanian gibi okuyucuyu ÅŸok eden yazarların yaptıkları yanında çok masum kalıyor.

Haftaya Salinger ve Teenage Skaz konusuna deÄŸineceÄŸimden yüzde yüz eminim. Kitabın yarısına geldiÄŸim için bu kadar kesin konuÅŸuyorum. Geçen hafta önerimi gerçekleÅŸtirdi iseniz neden Nine Stories‘i de okumuyorsunuz? Size bu kadar harika önerilerde bulunacak baÅŸka bir blog da yoktur. Burada olduÄŸunuz için çok ÅŸanslısınız bence. Haftaya iddialı bir yazıyla aranızdayım. Bekleyin, göreceksiniz.

[Pazar günü başladığım bu yazıyı suçluluk duygusuyla bugün zorlayarak tamamladım. Yazıya güvenmeyince yukarıdaki resmi seçtim ki ilginizi sıcak tutabileyim. Hatta aşağıya da bir tane yerleştirip 6. hafta yazısıyla büyük beğeni kazanmayı hedefliyorum. Keşke biraz daha fazla vakte sahip olsaydım. Deniz altında nefes alabilmekten sonra en çok istediğim şey bu.]

jean_jacques_henner_-_la_liseuse

Previous Post Next Post

Bir de bu yazilar var

2 Yorum

  • Reply Di 11/02/2010 at 11:17

    aaa ben buraya yorum bırakabildiğimizi bilmiyoduum. (yorumum aslında herkes okusun diye değil yazar okusun diye, o yüzden okuyup silebilirsin ey sevgili blog sahibesi)
    Ãœstteki yazıya baÅŸlamadan ve okurken sürekli “iyi de bu resimler ne?” deyip durdum ve neyse ki son paragraf geldi. :)

  • Reply Bahar Malik 12/02/2010 at 02:41

    Bilgilendirme amaçlı yorumunu ekliyorum sayın Di. Evet, blog’a yorum ekleyebiliyorsunuz lütfen çekinmeyiniz. Havalı rss ikonlarım yok (cümleyi ulaÅŸması gereken kiÅŸiye iletirsin) ama footer’da yorumların rss’inin linkini de bulabilirsin. Yalnız yorumların onaylanması konusuna verimli bir çözüm bulamadım maalesef.

    Ayrıca şurada da ufak tefek şeyler yazıyorum, bunu da bilmiyordum deme: http://guzelonlu.com/berber

  • Leave a Reply to Di