Bu kategorinin altındaki yazıları inceliyorsunuz:

Sinema

Konuk yazar, Sinema

Konuk yazar

Bunu kendime neden yaptığımı bilmiyorum. Sherlock Holmes’ün bünyemde yarattığı heyecanı size vizyona girmesinden bir gün önce ÅŸu cümlelerle anlatmıştım, hatırlarsanız:

“Ä°nanması çok zor ama bu filmin fragmanını ilk kez birlikte izlediÄŸim insan 4 gün sonra askerden döneceÄŸine göre nereden baksanız 6 aydır bu filmi bekliyorum. Bu bekleyiÅŸ bende heyecan ve ilk heyecan yepyeni heyecanlar doÄŸurduÄŸundan tam on gündür gizlice detaylarını planladığımız üzere ülkedeki gösterime giriÅŸ günü olan yarın sinemaya koÅŸuyor, filme iyi gün kötü gün baÄŸlılığımızı gösteriyor ve çok eÄŸlenmeye yemin ediyoruz.”

Durum buydu. Sonrasında ne oldu dediğinizi duyar gibiyim. Gittik ve yeminimizden dönmeyerek çok eğlendik.

Benim bu yukarıdaki satırları yazdığım gün bir baÅŸkası ise sevdiÄŸim/ilgi duyduÄŸum ÅŸeylerle ilgili sevdiÄŸim insanlar üzerinde kurduÄŸum iddia edilen baskıyı konu alan bir kompozisyon kaleme aldı. “Bunu blog’una eklerdin ekleyemezdin” derken günler geçti. En sonunda maÄŸlubiyeti kabul ettim. Kendime neden bunu yaptığımı bilmiyorum ama artık elimden bir ÅŸey gelmiyor. Sizleri Benjamin Bey’in üşenmeden çizdiÄŸi grafikle süslediÄŸi yazısıyla baÅŸbaÅŸa bırakıyorum: OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Kitaplar, Proje: David Lodge, Sinema

3. hafta: Isherwood ve bir karakterin tanıtılması

conrad_von_soest_brillenapostel_1403

Bu da nedir diyenler için şurada bir açıklama var.

Eskiden bir arkadaşım tanıdığımız biri hakkında “patlamaya hazır bir sivilce gibi. Dokunman yeterli.” benzetmesini yapmıştı. Bugün Christopher Isherwood ve üçüncü hafta kitabım Goodbye to Berlin için tıpkı bu tasvirdeki gibiyim. Dağınık bir yazı olmaması adına biraz daha beklemeye karar vermiÅŸtim. Ama beklemek kafamdaki fikirleri maalesef unutmama sebep olmadı. Ben de ikinci haftadan öğrendiÄŸim listeleme yöntemiyle sizlere seslenmeye karar verdim. Ä°ÅŸte Isherwood‘la bir haftam nasıl geçti listesi böyle ortaya çıktı:

* Geçen haftaki planım Goodbye to Berlin‘i okumak ve ardından bu romandan uyarlanarak çekilen Cabaret ve I am a Camera‘yı izlemekti. Biraz daha abartarak yazarın bir diÄŸer eseri olan A Single Man‘in Fatih Özgüven çevirisini okuyabileceÄŸimi hem de 2009’da Tom Ford’un yönetmenliÄŸinde çekilen filmini izleyebileceÄŸimi düşünmüştüm. EÄŸer ikinci kitap nedensiz bir ÅŸekilde hala kargoda olmasaydı bu amacıma ulaÅŸabilirdim de. Sonuç olarak bugün sizlere Goodbye to Berlin‘i ve Lodge’ın Introduction to a Character makalesini okumuÅŸ, ardından I am a Camera ve Kabare‘yi izlemiÅŸ olarak sesleniyorum. OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Küçük benzetmeler, Sinema

Blindness, Birds vs.

Bir sene kadar önce, an itibarı ile son Fernando Meirelles filmi olan Blindness‘ın afiÅŸlerini ilk kez gördüğümde tatildeydim. Kısa süre sonra Ä°stanbul’da da gösterime gireceÄŸini düşünmüştüm. Fakat festivali es geçip, kanuni olmayan yollarla eseri izlemeyi reddedince ancak geçen ay, vizyona giren filmi izlemek üzere sinemanın yolunu tutabildim.

blindness

Blindness‘ı merak etmesine ediyordum elbette ama yazarıyla aramızdaki ufak ironi tarzı anlaÅŸmazlığı yüzünden de korkmuyor deÄŸildim. Neyse ki Saramago ile aramdaki bu tek taraflı rahatsız edici uyuÅŸmazlık filmi vurmamıştı. Öte yandan didaktizmin doruklarında dolaÅŸtığımız anlar canımı sıkmadı dersem yalan olur. Esas enteresan olan Blindness‘ın bana Alfred Hitchcock’un Birds‘ünü fena halde anımsatması oldu. Hele bir de ÅŸu demin söylediÄŸim didaktizm olmasaydı bu benzerlik ile ilgili daha uzun atıp tutabilirdim. Yine de susacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. OKUMAYA DEVAM EDÄ°N