Etiket:

Picasso

Sanat üstüne, Seyahat

Size bir müze tavsiye edeceğim

Tavsiye vermek konusunda hevesli bir insan deÄŸilim. Hele de tanımadığım insanlara bir ÅŸeyler önermekten kaçınırım. Hem insanların nelerden zevk aldığı konusu tamamen muamma olduÄŸu hem de “Paris’e gittiyseniz mutlaka Louvre Müzesi’ne gitmelisiniz” gibi tavsiyeleri birazcık komik bulduÄŸum için. Basit bir aramayla bulunabilecek ÅŸeyler için uzun cümleler kurmak/kurdurmak beni mahçup hissettiriyor (eÄŸer soruluyorsa soran adına, eÄŸer sorulmamasına raÄŸmen kendiliÄŸinden anlatıyorsa anlatan adına mahçup oluyorum). Sanırım okul hayatımdan kalma bir duygu bu. Mail grubuna “bu konunun nasıl çözüleceÄŸini bilen var mı?” diye bir soru geldiÄŸinde cevap olarak “Google” yazılması soranı zor ve utanç içinde bırakan bir durumdu grubumuzda. Hâlâ da pek çok konuda böyle bir utanç yaÅŸamaktan korkarım.

Tüm bu hislerime raÄŸmen bugün size Mougins Klasik Sanat Müzesi’ni anlatacağım. Çünkü iyi sebeplerim var. Bu müze Güney Fransa’da konuÅŸlanmış müzeler arasında en az reklam yapan ve yaptığı reklamla insanları “yapmasa daha mı iyi?” diye düşündürtecek kadar yanlış yönlendiren bir kurum. Bugün bu müzeye gitmenizi tavsiye eden bu yazıyı yazıyorum çünkü iyi araÅŸtırarak seyahate çıkmış olmama raÄŸmen bileti aldıktan sonra bile ziyaretimin gerekliliÄŸi konusunda şüphelerim vardı. Oysa müzeden çıkarken “iyi ki girmiÅŸim” diye düşündüm.

İsterseniz hikâyemi en baştan anlatayım:

OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Sanat üstüne

Lump: Bir azim ve başarı öyküsü

picasso - lump

1957 yılının bir bahar sabahı gazete muhabiri David Douglas Duncan, Roma’daki evinden, yakın arkadaşı Pablo Picasso’yu, ressamın Cannes yakınlarındaki evinde ziyaret etmek üzere yola çıktı. Duncan’a bu seyahatinde dachshund (sosis) cinsi köpeÄŸi Lump eÅŸlik ediyordu.

Yazımız bu tatlı ve küçük köpeÄŸin baÅŸarı hikâyesi olduÄŸundan Lump konusunu biraz açmamızda fayda var. Bu yolculuÄŸa çıkmadan evvel Lump, duygusal olarak karışık günler yaşıyordu. Her ne kadar sahibi Duncan’ı sevse de muhabirin iÅŸi yüzünden sürekli baÅŸka ülkelerde dolaşıyor olması hayvanı üzüyordu. Sahibine duyduÄŸu özlemin dışında Lump’ın çok büyük bir problemi daha vardı: Duncan’ın aşırı kıskanç ve devasa afgan tazısı diÄŸer köpeÄŸi. Bu köpeÄŸin yarattığı tehlike Lump’ın Roma’daki yaÅŸamını güçleÅŸtiriyordu.

OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Sanat üstüne

Gizli alanlar

İspanyol sanatçı José Manuel Ballester Gizli Alanlar (Espacios Occultos)  ismini verdiği serisinde klasik tabloların fotoğraflarını çekmiş ve dijital ortamda bu tablolardaki insanların hepsini silmiş. Böylece resimlerde insan figürleri yüzünden arka planda kalan tüm gizli alanlar görünür hale gelmiş. Fikir çok orijinal olmasa da ortaya çıkan sonuç bir hayli enteresan ve ilk bakışta çarpan cinsten.

Ballester’in bu çalışmalarıyla ilk kez geçen sene karşılaÅŸmıştım. Ama o günlerde Ä°nternet’te konuyla ilgili fazla kaynak bulanamıyordu. Bilboa’daki Guggenheim birkaç eserini satın alınca Ballester de o gizli yerinden çıktı ve Ä°nternet’te “görünür” oldu.

Daha fazla uzatmadan sizi sanatçının Gizli Alanlar serisinden örneklerle baÅŸbaÅŸa bırakacağım. Sizce en çarpıcısı hangisi? Ben Goya’nın Üç Mayıs‘ı ile Bosch’un Dünyevi Zevkler Bahçesi arasında gidip geliyorum.

Son AkÅŸam YemeÄŸi – Leonardo da Vinci, 1498

jose manuel ballester -last supper OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Fotoğraf çektim, Sanat üstüne, Seyahat

Bir daha gideceÄŸime yemin ederim

Geçen ay içerisinde yurtdışına çıkmam gerekince gitmem gereken günlerin öncesine ve sonrasına bir tatil paketi yerleştirip nicedir yapmak istediğim aktiviteleri ve görmek istediğim yerleri aradan çıkarttım. Yıllanmış bazı dilekleri yerine getirince seyahat düşündüğümden çok daha keyifli geçti.

Son ana kadar yapabileceÄŸime bir türlü emin olamadığım ÅŸey ise bir hollandalıdan “modern sanatın baÅŸlangıç günleriyle ilgili birinin mutlaka görmesi gerek” yorumunu duyduÄŸumuz Kröller- Müller Müzesi‘ni ziyaret etmekti. Planlarım doÄŸrultusunda son güne bırakmaya mecbur kaldığım bu ziyaret hem diÄŸer istediklerimi yetiÅŸtiremezsem riskine hem de gitmeden önce Internet’ten çıkardığım ve gözüme çok sürreal görünen yol planına kurban gidebilirdi. Ama ne mutlu ki gitmedi ve Kröller Müller, ayrıldığım anda geri dönmek istediÄŸim nadir yerlerden biri oldu. OKUMAYA DEVAM EDÄ°N