– Why don’t you go away?
– I don’t want to.
– Why are you hanging around me? You loser. It’s not worth it.
– Yeah it’s.
Güney Yarımküre’nin bağrından kopup da gelen bu film her nedense bana Kuzey Yarımküre’nin dili en enfes kullanan yazarlarından olan Kundera’nın şu sözlerini anımsattı: “Bir kadın bana ‘Seni seviyorum çünkü zekisin, çünkü namuslusun, çünkü bana armağanlar alıyorsun, çünkü zamparalık yapmıyorsun, çünkü bulaşık yıkıyorsun’ derse hayal kırıklığına uğrarım; bu aşkta çıkarcı bir yan vardır. Şöyle bir cümle duymak kimbilir ne güzeldir: ‘Zeki olmamana, namuslu olmamana karşın, yalancı, bencil, alçak olmana karşın sana deli oluyorum.'”
Kartal ilen köpekbalığı tadında bir film olmuş. Son zamanlarda izlediğim en başarılı bağımsızlardan biri, belki de birincisi.
* Sea World – The Phoenix Foundation
Denizin üstündeki yatağının içinde, yorganını üzerine çekmiş, sıcacık bir şekilde ilerlerken uçurumdan (ama o uçurumdan) sana bakanlara el sallıyor gibisin. Çok güzelsin sea world.