Proje: David Lodge

15. hafta: Spark ve zaman kaydırma

Bu da nedir diyenler için şurada bir açıklama var.

Size bir itirafım var: Bu haftayı çok kısa bir yazıyla geçiştirmeyi planlıyordum. İşte o yüzden defterime sayfalarca not alınca büyük bir şaşkınlık yaşadım. Üzgünüm, yapacak çok fazla bir şey yok. Size her şeyi anlatmak zorundayım.

Bir hikâyeyi anlatmanın en kolay yolunun olayları oluÅŸ sırasına göre kronolojik olarak okuyucuya iletmek olduÄŸuna herhalde hiçbirinizin itirazı olmaz. Ve fakat, yazarlar sevgili okuyucularının ilgisini daha fazla çekmek için bazı ecnebilerin “time-shift” olarak adlandırdığı yönteme de sık sık baÅŸvuruyorlar. Bu yöntemin kullanıldığı kurguları şöyle bir düşünecek olursak Odysseia’ya kadar gidebiliriz.

Zaman kaydırmada yazar hayatı bizlere bir olayın ardından geliÅŸen diÄŸer olay olarak sunmaz. Farklı zamanlarda geliÅŸmiÅŸ bağımsız olayları sırayla anlatarak bizlerden bu olaylar arasında baÄŸlantı kurmamızı bekler. GeçmiÅŸ ya da gelecekteki bir olaya gidiÅŸimiz ÅŸimdi bildiÄŸimiz bir bilgiyi daha deÄŸerli hale getirebilir. Zaman kaydırmanı sinemadaki eÅŸleniÄŸi flashback/flashforward metodudur. Ãœstelik sinemada bunu uygulamak çok daha zordur. Çünkü izleyiciye her ÅŸeyi bilen bir anlatıcının varolduÄŸunu hissettirmenin riskini içinde barındırır. Bugünkü konumuz olan The Prime of Miss Jean Brodie‘nin film uyarlamasında bu riske girmeyerek olayların kompleksliÄŸini ve karakter sayısını azaltmışlar, dahası olayları kronolojik sırayla anlatarak kitabın bütün ruhunu ortadan kaldırmayı baÅŸarmışlar.

Bu romana ismini veren kahramanımız Jean Brodie, Edinburg’da yer alan kızlar okulunda görev yapan ilginç ve de kimilerine göre karizmatik bir öğretmendir ve öğrencilerinin bir kısmıyla yakından ilgilidir. Bu ilgiye mazhar olan kızlar Brodie set olarak anılmaktadır. Bu kızcağızların her biri bir özellikleri ile okulda nam salmışlardır (matematiÄŸe olan yatkınlık ya da cinselliÄŸe olan düşkünlük gibi). Sandy, Brodie set içinde yer alan en uyanık kızdır ve gözlerinden hiçbir ÅŸey kaçmaz. Roman kızların senior senesinde baÅŸlar ve sık sık Miss Brodie’nin öğretmenleri olduÄŸu junior senelerine geri dönülür. Miss Brodie’nin bu dönemde kızlar üzerindeki etkisi çok ama çok büyüktür ve hatta kızlar büyüyüp de yetiÅŸkin bir kadın olduklarında dahi öğretmenlerini sık sık anarlar.

David Lodge’ın zaman kaydırmaya örnek olarak verdiÄŸi paragrafta üç ayrı zaman diliminde dolaşırız. Ä°lk olarak kızların junior senelerinde Miss Brodie’nin cinsel yaÅŸamına kafayı takmalarına ÅŸahit oluruz. Monica kızlara Miss Brodie’yi bir diÄŸer öğretmenleri olan Mr. Lloyd ile öpüşürken gördüğünü söylediÄŸinde ona sadece Rose inanır (Bu anda tarih 1920’lerin sonlarıdır). Rose’un ileride cinselliÄŸi ile tanınacağını da bu paragrafta öğreniriz. Kızın bu ÅŸekilde meÅŸhur olduÄŸu dönem ise 1930’ların başıdır. 1950’lerde artık yetiÅŸkin birer kadın olduklarında Monica Sandy’i ziyaret eder ve öpüşme mevzusunu açar. Sandy de Monica’ya Brodie ve Lloyd’un öpüşmüş olduÄŸu konusunda hak verir. Çünkü Ä°kinci Dünya Savaşı sona erdiÄŸinde Sandy Miss Brodie’yi ziyaret etmiÅŸtir ve Miss Brodie bu olayı Sandy’e itiraf etmiÅŸtir. Kafanızı çok karıştırdığımın farkındayım. Ama özetle söylemek istediÄŸim ÅŸu: Spark bir paragrafta demin benim nasıl yapılamayacağını örneklediÄŸim üç ayrı zaman dilimini baÅŸarıyla anlatabilmiÅŸtir.

Zaman kaydırma özellikle modern edebiyatta çok sık kullanılan bir yöntem. ÇoÄŸunlukla karakterlerin hafızalarındaki bir iÅŸlemmiÅŸ gibi okuyucuya sunuluyor. ÖrneÄŸin, anlatıcı karakterimizin anılarını tamamen bu metodla anlattığı The Good Soldier‘ı anımsayın. Gene, projemize konuk olmuÅŸ bir diÄŸer yazar olan Graham Greene‘in The End of Affair‘ı da bu tarzın en baÅŸarılı örneklerinden biri deÄŸilse nedir sizce?

Muriel Spark’ın yaptığı gibi üçüncü ÅŸahsın anlattığı bir öyküde time-shift uygulamak ise daha postmodernist bir yaklaşım. Bu sayede ana karakterin psikolojisinin derinliklerinde ya da sürekliliÄŸi geçici olan kurguda kaybolma riski ortadan kaldırılmış oluyor.

Time-shift demiÅŸken Kurt Vonnegut ve onun güzel romanı Slaughterhouse-Five‘ı (Mezbaha No:5) anmadan geçmeyelim. Tralfamador’da tüm zamanların ÅŸimdiki zaman olarak yaÅŸanmasını ve içerdiÄŸi bilimkurgu parodisi ile ciddi felsefeyi siz de dahice bulmuyor musunuz?

Böylece bu haftaki eyorlamamın sonuna geldim. Haftaya tanıdık sularda John Fowles ve Fransız Teğmenin Kadını ile birlikte olacağız. Sizi de burada görmekten müthiş bir zevk duyarız. Sevgiler.

[Güzelonlu’da kullanılan tüm Bright Star ekran görüntülerinin telif hakları yayıncı kuruluÅŸa aittir. Güzelonlu’da bilgilendirme amacıyla kullanılmaktadır.]
Previous Post Next Post

Bir de bu yazilar var

Bir yorum

  • Reply ahmet cihat toker 02/09/2010 at 05:34

    Vonnegut’un kitaptaki olaylarin zamansal ilgilerini kaybetmemek icin romani yazdigi odanin tabanina tebesirler ile her karakterin izledigi yolu birbirleriyle kesisen, bir metro haritasi gibi cizdigini okumustum. Insan beyni’nin baska turlu dusunemiyor olmasi ne kadar uzucu.

  • Leave a Reply to ahmet cihat toker