Sizi terk ettiğim yer işte tam da şurasıydı: Şurası.
Kimsenin beklemediÄŸi üzere Londra’da gördüğüm eserlerden bazılarını anlatmaya devam ediyorum. Çünkü seni yeneceÄŸim Londra! Seni yeneceÄŸim!
Londra’da zaman geçirdikçe gerginliÄŸim artıyordu çünkü hâlâ yapamadığım çok ÅŸey vardı ve muhteÅŸem planımın hepsini uygulayabileceÄŸime dair şüphelerim de artmıştı. Açıkçası bir ÅŸeyleri feda etmem gerektiÄŸini biliyordum ama neyi feda edeceÄŸime bir türlü karar veremiyordum. En sonunda “insan bir Sargent da göremeyecekse niye yaÅŸasın ki?” diyerek Tate Britain’a gitmeye karar verdim. Pimlico durağında beni hoÅŸ sürprizler bekliyordu. Metro çıkışısında (ya da bakış açısına göre giriÅŸinde) hemen yakındaki müzede hangi eserleri görebileceÄŸimiz bize tanıtılıyordu. “Ah Sargent Bey de var, baÅŸka kimler var acaba?” diyerek hepsini inceleyip Turner’ın, Henry Moore’un ve Degas’ın fotoÄŸraflarını çektim.