Bunu kendime neden yaptığımı bilmiyorum. Sherlock Holmes’ün bünyemde yarattığı heyecanı size vizyona girmesinden bir gün önce ÅŸu cümlelerle anlatmıştım, hatırlarsanız:
“Ä°nanması çok zor ama bu filmin fragmanını ilk kez birlikte izlediÄŸim insan 4 gün sonra askerden döneceÄŸine göre nereden baksanız 6 aydır bu filmi bekliyorum. Bu bekleyiÅŸ bende heyecan ve ilk heyecan yepyeni heyecanlar doÄŸurduÄŸundan tam on gündür gizlice detaylarını planladığımız üzere ülkedeki gösterime giriÅŸ günü olan yarın sinemaya koÅŸuyor, filme iyi gün kötü gün baÄŸlılığımızı gösteriyor ve çok eÄŸlenmeye yemin ediyoruz.”
Durum buydu. Sonrasında ne oldu dediğinizi duyar gibiyim. Gittik ve yeminimizden dönmeyerek çok eğlendik.
Benim bu yukarıdaki satırları yazdığım gün bir baÅŸkası ise sevdiÄŸim/ilgi duyduÄŸum ÅŸeylerle ilgili sevdiÄŸim insanlar üzerinde kurduÄŸum iddia edilen baskıyı konu alan bir kompozisyon kaleme aldı. “Bunu blog’una eklerdin ekleyemezdin” derken günler geçti. En sonunda maÄŸlubiyeti kabul ettim. Kendime neden bunu yaptığımı bilmiyorum ama artık elimden bir ÅŸey gelmiyor. Sizleri Benjamin Bey’in üşenmeden çizdiÄŸi grafikle süslediÄŸi yazısıyla baÅŸbaÅŸa bırakıyorum:
14 Ocak 2010
Bahar Malik: Bir Sherlock Holmes Diktatoryası
Her ÅŸey bir sene önce baÅŸlamıştı. Bahar Malik, Jude Law ve küçük Robert Downey’in oynayacağı Sherlock Holmes projesini duyduktan sonra eski Bahar olmayacağının sinyallerini vermiÅŸti. Bir takım hareketler, yerli yersiz hülyalara dalmalar, olmadık yerlerde belli belirsiz gülümsemeler.
Sineye çektik. Bu haline de alıştık. Taa ki, o lanet Eylül gününe kadar. Artık “çekiliyordu, çekilecekti” dedikoduları, yerini bilimum sinema forumunda “Sherlock Holmes geliyor”, “link yollayın link” konularına, EkÅŸi Sözlük’te “büyük ihtimalle olmamıştır. ı-ıh. yarısında çıkmaya ant içtim.” entry’lerine bırakıyordu. Vay vay vay. Bunu duyan Bahar durur mu? AgresifleÅŸti, hiddetlendi. Her gördüğümde “aah Sherlock Holmes’ün vizyona girmediÄŸi lanet olası bir gün daha” ifadesi yüzünden okunuyordu. Böyle afralar tafralar, kadehi atmalar, bin parçaya bölmeler, meyler dökmeler…
Bu noktada, baÅŸka bir konuya da deÄŸinmek gerekiyor. Suçun tamamını Bahar Malik’e atmamak lazım. 1 yıl sonra çıkacak sinema filminin reklamını çok önceden yapan yapımcılara ne demeli? [Emre Kıyak tarzı alternatif iyi niyetli bakış açısı] Bahar Malik’in hassasiyeti olduÄŸu filmler hususunda sinema sektörünün daha dikkatli olmasını beklerdim. Demek istediÄŸim, bir sabah uyandığımızda, ansızın sinemaların afiÅŸlerinde Sherlock Holmes’ü görsek hoÅŸ olmaz mıydı? En azından ben, ÅŸu an daha mutlu bir ortam içinde olabilirdim. Bahar Malik’in o ÅŸaÅŸkınlık içerisinde bürünebileceÄŸi ruh hali inanın umrumda deÄŸil.
Son bir hafta. Bahar Malik’in ayağını daha çok sallarsa zamanın daha çabuk geçeceÄŸine inandığı günler. Yani Bahar Malik’in Guy Ritchie’den, Jude Law’dan ne kadar bahsederse, AFM sahibinin acıyıp vizyon tarihini o kadar önceye çekebileceÄŸini düşündüğü günler. Demek istediÄŸim Bahar Malik’in mybilet.com’da ne kadar f5’e basarsa, o kadar çabuk bilet alabileceÄŸini düşündüğü zamanlar.
Stratejiler oluÅŸturuyor.
Adeta yaÅŸlı kurt Mustafa Denizli’ymiÅŸcesine filmi kafasında oynayıp, %51’inde çok memnun kalıyor.
1 saat içinde “Cuma karşıya beÅŸ buçukta geçsem…” ile baÅŸlayan en az 40 cümle kurabiliyor.
Haritadan, gidebileceği muhtemel sinemaları, bu sinemaların etrafındaki yeme-içme mekanlarını, ola ki bir aksilik oldu, en yakın sinemayı, taksi duraklarını, eczaneleri, kuaförleri, esnaf ve sanatkarlar odasını [filmi beğenmediğinde şikayet etmeye merci arıyor] tam bir profesyonelcesine araştırma.
Sadece kendi için de deÄŸil. Benim için bir sinamaya gitme senaryosu dikta ediyor. Allahtan insaflı bir diktatör, en azından seçme hakkı koyuyor. Pazar gününe kadar izlemem gerekiyormuÅŸ. Ä°ÅŸin tuhaf yönü, bende de bir stres oluÅŸmadı deÄŸil hani. Birazdan karşısındaki duvara “FaÅŸizm film izleme yasağı deÄŸil, mecburiyetidir” yazabilirim. O raddedeyim. O radde.
[Büyütmek için üstüne tıklayın]
Bir yorum
evet ÅŸahidim, aynen vuku bulmuÅŸtur. Ä°tiraf edeyim soldan soldan “abiiii” nidasını duyduÄŸumda dönüp bakmamam gerektiÄŸini o gün bilmiyordum.
Ama ben başka birşey açıklamak istiyorum; sn. Malik için bütün bunlar ne anlama geliyor?
Malik, ruhunun gizemli, gizli, karanlık tarafını temsil ediyor, kimseye itiraf edemediÄŸi, ruhunun derinliklerindeki kendisinin bile bilmediÄŸi sırları, günahları, ruhundaki fırtınaları ve küçük kiÅŸisel cinayetlerini…
İşte aylarca süren gerilimli bekleyişin sırrı bu.
Sn Malik’in bilinçaltı labirentlerindeki bu sırrı ancak, aslında olmayan ve hiç olmamış, Sherlock çözebilir, sayın Malik’in ruhunun labirentlerinde ancak o dolaÅŸabilir.
Bilmiyorum o büyülü perdeden büyütecini uzatıp, o koca gözleriyle baktı mı sn. Malik’in ruhuna?