Ben demiştim demekten kim hoşlanmaz? Bugünlerde Cengiz Çekil ve On Kawara bir sergide buluşmamış mı? Buluşmuş. Ben dememiş miydim? Demiştim. (Bu heyecanım neden? Ben de anlamadım).
Uzun zamandır buraya Gustave Moreau ile ilgili bir ÅŸeyler eklemek istiyorum. Bir gece, vapurun sıcak kaloriferine yaslanıp büyük heves ve heyecanla uzun bir yazı bile kaleme aldım. Fakat güzellememi bir kere daha okuyunca alkolün verdiÄŸi coÅŸkuyla yazılmış, cümle başına binlerce sıfat düşen, senelerdir hep yanınızda yörenizde bulunmuÅŸ ama sizin yeterli ilgiyi gösterip dost olmayı atladığınız o muhteÅŸem adamlara duyduÄŸunuz mahcubiyetin olanca gücüyle hissedildiÄŸi, bir duygu saÄŸanağı olarak anmaktan çekinmeyeceÄŸim bu yazıdan (abartılı bulmakla birlikte, gizli gizli her kelimesine inanmama raÄŸmen) eni konu utandım. Ergen gülücüklerimi bir tarafa bırakacak olursak 2010 senesinde geçirdiÄŸim en güzel günlerden birini bana yaÅŸatan Gustave Bey’e keÅŸke yaÅŸasaydı da teÅŸekkür edebilseydim.
Çok beklenmedik ama modernin baÅŸlangıcının izini sürenlerin Moreau’yu atlamaması lazım. Kendi dünyasında öyle ÅŸeyler denemiÅŸ ki ÅŸaşıp kalıyorsunuz ve iddialıyım: Mevzu Moreau ise Internet hiçbir ÅŸeydir.