Bu haftayı varlığından haberdar olduÄŸum günden beri beni heyecanlandıran Sweetgrass‘ı izleyerek geçirdim. Bu belgeselin kalbimi çarptırmasının en önemli sebebi baÅŸrol oyuncularıydı. Montanalı çobanların sürdüğü 3000 koyundan bahsediyorum. ÇoÄŸunuzun bilmediÄŸi üzere en sevdiÄŸim pastoral görüntü çayırlarda dolaÅŸan sürülerdir. Hem koyun hem de keçi sürüleri (ve hatta zaman zaman inek grupları) bende coÅŸkun bir izleme isteÄŸi uyandırır.
Sweetgrass’ın en önemli özelliÄŸi konuÅŸmadan, müzikten arınmış minimalist bir belgesel olması. Sürünün tüm yaz süren yolculuÄŸu boyunca çobanların konuÅŸtuÄŸunu veya köpeklerinin havladığını nadiren duyuyoruz. Bunun dışındaki tek ses koyunlara ait. 46. dakikanın sonlarında meleyenini dünyanın en acayip meleyen koyunu ilan ettim. Yukarıda belgeselin en sevdiÄŸim anlarının ekran görüntülerini sizinle paylaşıyorum. Umarım sizi de beni olduÄŸu kadar heyecanlandırır.
Gene bu hafta bu konuyla baÄŸlantılı deÄŸiÅŸik bir haber okudum. DerviÅŸ Zaim’in henüz vizyona girmemiÅŸ yeni filmi Devir‘in baÅŸrolünde de Burdurlu üç çoban varmış ve film Burdur’da uzun yıllardır devam eden gölden sürü geçirme yarışmasını konu alıyormuÅŸ. Tahmin edebileceÄŸiniz üzere DerviÅŸ Zaim’in doÄŸa ve insan iliÅŸkilerini konu edindiÄŸi bu filmi özellikle vaadettiÄŸi sürü manzaraları sebebiyle meraklanmama sebep oldu.
Sizlere geçen haftalarda bahsettiÄŸim Patti Smith’in Hayalperestler kitabına kapak olan Millet’nin Bergère avec son troupeau isimli tablosuyla veda ediyorum. Çok da ilgimi çekmeyen Naturalizm’in bu örneÄŸini çok sevmemin nedenini bakalım tahmin edebilecek misiniz?
[Filmin ekran görüntülerinin telif hakları yayıncı kuruluÅŸa aittir. Görseller bilgilendirme amaçlı olarak kullanılmıştır.]Â
14 Yorum
anneannem bu belgeseli gorseydi soyleyeceÄŸi tek cumle vardı: “biri bunların etlerini kesse de bize verse ne guzel olurdu:) ” :)))))
:) Anneannen belgeselin sonunu getiremezmiÅŸ bence. Hemen kendini bir kebapçıya atarmış. (Önce “kim bu o bi can?” dedim. Yorumu okuyunca direkt anladım. Ä°ÅŸte anneannen böyle bir insan!)
Bu arada belgeseldeki acayip meleyen koyuna gereğinden büyük bir ünvan vermişim. esas acayiplik buradaymış: http://www.youtube.com/watch?v=SIaFtAKnqBU
bu kadar acayip bi sey beklemiyodum!!!! resmen irkildim ve kendimi geriye attım:) bu çılgın küçükbaÅŸ’a baÅŸrol vericem, sanatsal filmde oynatıcam seni desen de kabul etmeyecek isyankar-asi bir hava var:) koyun olamaycak kadar çılgın:)
Efendim goruntulerden cok etkilendim, kesinlikle izleyecegim. Hatta filmi direkt sizden mi tedarik etsem acaba?
Asil deginmek istedigim konu ise -bu guzel hayvanlari nasil kiyip da yiyoruz biz insanlik?- olacakti amma velakin yazinin altindaki yorumlari gorunce icime atmaya karar verdim.
Ek olarak videonun fake oldugunu dusunuyorum. Eger degilse cok korkarim…
Videonun fake olmadığına emin gibiyim. Çünkü filmde de benzer sesler çıkartan koyunlar vardı.
Hayvanların kesilmesiyle ilgili yorumlarını yazabilirsin tabi ki. Yazdıklarını önemsemeyecek tek insan o bi can arkadaşımızın anneannesi olurdu. Çünkü bildim bileli dünya üzerindeki tüm sohbetleri et mevzusuna döndürebilme süper gücüne sahipti. Bence ileride bir sitcom çekilse kesinlikle kendine yer bulabilecek et sevdalısı bir hanımdı. Onu ikna etmek imkansızdı ama ben yazacaklarına hak vereceğime eminim.
Bu koyun adli guzide hayvanin yer yer cok kritik arkadasliklari ile unlu bir canli oldugunu karsilastigim bir takim belgesellerde gordum. Mesela kor bir inek ciftlikte bir koyun sayesinde yemek yiyebiliyor yuruyus yapabiliyordu. Koyun ona ciftlikte oraya buraya carpmamasi icin yardim ediyor, yemegin suyun yerini gosteriyordu vs. Baska bir yerde de yetim bir fil yavrusuna arkadaslik eden bir koyun vardi. Fille koyun, koyun koyuna uyuyorlar birbirlerinden hic ayrilmiyorlardi. Yani kisacasi koyunlarin bize bir demet maydonozdan hallice bir canli olarak tanitilmaya calisilmasina uzuluyorum. Buyuk haksizlik.
Fille koyun belgeselini çok merak ettim. Sweetgrass’la deÄŸiÅŸ tokuÅŸ edebilirim.
Koyunların arkasındayız Pınar! Bu arada ben keçi sürülerini de karşı konulamaz buluyorum.
Koyun sevgim üzerine uzun süre düşündüm, belki size de yardımcı olabilir. Bu sevginin temaları; koyunlar, kırsal bir zemin, Border Collie köpekleri, sürü uyumu, toplu hareket etme içgüdüsü, korkuyla birlikte hareket etmenin gücünü aynı anda yaÅŸama, çoban (mutlak hakimdir, ancak hedef kitleye köpeÄŸi yoluyla ulaşır, doÄŸrudan birÅŸey yapmaz). Temalar görüldüğü gibi yaÅŸam kadar farklı hikayeler içeriyor, durumumuza göre bunlardan biri olmak isteriz. Millet’in tablosu da bir gök kubbe fanusu altında bütün bunları kapsadığı için belki etkiliyor bizi.
Haklısınız galiba. Ben bir de yavaşlıklarından ve bir araya geldiklerinde ortama yaydıkları atalet duygusundan hoşlanıyorum.
Bu yaz sürülerle vakit geçirme fırsatı buldum (çobanlık yapmışım gibi bir hava oluştu ama öyle değil). Bir başka yazıda sizinle bunu da paylaşmak istiyorum.
Keci suruleri konusunda sana katiliyorum. Pygmy goatlar favorim.
O belgeseli Animal Planet’ta izlemistim.
Filme gelince; bazı bölümleri “Temple Grandin”‘i hatırlamama yol açtı.
Temple Grandin’i izlemedim. Ama ÅŸimdi siz söyleyince merak ettim. Ä°zlemeye çalışacağım.
Sizi hatırlattı efenimm:)
http://haber.tr.msn.com/ntv/tuhafhaberler/tuhafhaberler.aspx?cp-documentid=251597488
:)