Etiket:

Goya

Sanat üstüne

Sansür?

oglunu_yiyen_saturn_goya

1874 yılında Baron d’Erlanger’in emriyle Goya’nın Sağırın BeÅŸi olarak bilinen yuvasının duvarlarına çizdiÄŸi Kara Resimler bu duvarlardan sökülerek tuvallere yerleÅŸtirildi. Bu resimlerden biri olan OÄŸlunu Yiyen Satürn (ki bu eserin Goya’nın yemek odasında bulunmasında feci bir ironi olduÄŸunu kabul edersiniz sanırım) tuvallere geçiÅŸ sırasında restorasyondan sorumlu olan Martin Cubells’in ufak bir müdahalesiyle karşı karşıya kaldı. Cubells, halkın tepkisini çekmemek ve terbiyeyi korumak adına yarı erekte durumdaki Satürn’ün cinsel organının renk tonunu koyultarak organı görünmez hale getirdi.

Cubells’in sanattan rahatsız olabilmesini bir kenara bırakmaya hazırım, nitekim bu sık sık gördüğümüz bir durum. Ama çocuÄŸunu vahÅŸice yemekte olan yamyam baba betimlemesi üzerinde çalışan bu adamın gördükleri karşısında sadece babanın penisinden rahatsız olması zaman zaman aklıma geliyor ve bu sansür hikâyesini düpedüz tuhaf bulmaktan kendimi alamıyorum.

Sanat üstüne

Too bad

“Art” kelimesinin sağında solunda “Bad” sözcüğünü görünce karşı konulamaz bir ilgiyle bu ikiliye yöneliyorum. Örnek olarak benzer bir Goya tutkusuna sahip olduÄŸumuz Dinos ve Jack Chapman kardeÅŸlerin 2006’da Tate Modern’in Liverpool ÅŸubesinde açtıkları Bad Art for Bad People‘ı verebilirim. Goya’yı sevmek dışında Goya’nın eserlerini elde etmek ve hatta üzerinde oynamak lüksüne sahip olduklarından benim birkaç milyon adım önümde yer aldıklarını kabul etmek durumunda kaldığım bu ikilinin ”Savaşın Felaketleri” çeÅŸitlemelerini ve diÄŸer çalışmalarını tuhaf bir heyecanla izledim/izliyorum. Konudan biraz sapacak olursam ÅŸunu da söyleyebilirim ki beni bu kadar heyecanlandıran bu eserler karşısında Patti Smith’in her nedense dehÅŸete düştüğüne/düşeceÄŸine ve yapılanlara itiraz edeceÄŸine inanıyorum (emin deÄŸilim bu yüzden fikrini öğrenmek isterdim).

dead

Chapman’ların Great deeds! With dead men! yorumu OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Sanat üstüne

Bye bye love

27 Ocak 2009 tarihinden beri kimilerinin kısaca “tuhaf” olarak isimlendireceÄŸi bir his içindeyim. Çünkü bu tarihte Prado Müzesi resmi olarak Colossus‘un Goya’ya deÄŸil, Goya’nın asistanlarından Asensio Juliá’ya ait olduÄŸunu ilan etti. Uzun süredir beklenen bir karar olmasına raÄŸmen duyduÄŸum an ifademi korumakta zorlandığımı itiraf etmek zorundayım.

Goya’yı ilk tanımaya baÅŸladığım günlerde Colossus bana diÄŸer eserlerine göre yabancı ve uzak geliyordu. Ben bu devin Goya’ya ait olduÄŸuna inanamıyordum. Tamamen hissi olarak baÅŸlayan bu inancı zamanla bir mantığa oturtmayı da baÅŸardım. Her türlü tuhaflığı, acıyı, vahÅŸeti olanca sadeliÄŸine raÄŸmen kendine özgü bir ÅŸekilde çizmeyi baÅŸaran Goya’nın Colossus‘unu ressamın tarzına göre çok düz buluyordum. Çünkü Goya çizilmeyen dönemde dev çizerek farklılaÅŸamayacak kadar farklı bir adamdı. EÄŸer bir dev çizecekse bu figürün kendisine ait olduÄŸu bakıldığı an anlaşılabilmeliydi. Mesela, 1818 tarihli bakıra baskı Colossus, ressamın tüm karakteristiÄŸini barındıran bir örnektir. Sadece bir dev deÄŸil, bir Goya devidir. OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Sanat üstüne

Oh Manet! Oh Manette!

Manet ile ilgili Manet-sonrası yapılmış olan sanat eleÅŸtirilerinin çoÄŸuna katılırım. Özellikle de ressamın bir modernist olmasına raÄŸmen yenilik yaratan olmamasına dair olanlara. Gün gelir de iki sevdiÄŸim ressamı karşılaÅŸtırmam istenirse, kuracağım ilk cümle “Goya bir dahiymiÅŸ, Manet ise resme aşık bir ressammış” olur.

Bundan birkaç ay evvel, Manet üzerinde Goya etkisi konulu bir ÅŸeyler yazmaya karar verdim. Manet’nin hem ilk dönem çalışmalarında hem de artık baÅŸyapıtları sayılan Balkon, Ä°mparator Maximilian’ın Ä°nfazı, Olympia gibi tablolarında Goya’dan ilham aldığı zaten bilinen bir gerçekti. Ä°ÅŸin içine biraz daha girebilmek için kendi kütüphanemin yeterli olmadığına karar verince BoÄŸaziçi’ninkinden yararlanmayı düşündüm ve okuldan Manet ile ilgili beÅŸ/altı kitap aldım. Halen yazmaya devam ettiÄŸim bu konu ile ilgili ufak bir noktayı sizinle burada paylaÅŸmak isterim.

Öncelikle, Manet’nin sadece Goya’dan deÄŸil tüm Ä°spanyol ustalarından etkilendiÄŸini söylesem herhalde büyük bir yanlış yaptığımı düşünmezsiniz ve fakat gün olur da Baudelaire ile karşı karşıya gelirsek, ÅŸairin beni bu “küstah suçlama”mdan ötürü topa tutacağına eminim. Nitekim daha önce deneyenleri tutmuÅŸ da. Hikayeye finalini anlatarak baÅŸlayayım.

OKUMAYA DEVAM EDÄ°N