Bu ara Danimarka sanatıyla biraz fazla içli dışlıyım. Bu içli dışlılığımın Güzelonlu’ya yazı olarak yansıyacağının farkındaydım, ancak nasıl bir yansıma olacağını tahmin edemiyordum. Neyse ki bugün bir gizem daha aydınlığa kavuÅŸtu ve uzun süredir kendimden beklediÄŸim Danimarka sanatı yazısını yazıyorum.
Danimarka tarihin hiçbir döneminde sanat merkezi ol(a)mamış bir ülke olmasına rağmen, olamamış diğer ülkeler arasında en şanslılarından biri. 18. ve özellikle 19. yüzyılda zenginleşen ülkelerde, sanatın farklı dönemlerinin etkisini yavaş yavaş (hatta fazlasıyla yavaş) görürüz. Oysa Danimarka sistemli bir çalışmayla 50-60 sene içerisinde bu gelişimi tamamlayıp 19. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde günün akımlarını yakalayabilmiş. Bunda gerekli kaynaklara ulaşabilecek kadar zengin, haritada o kaynaklara yakın ve o kaynakların ne olduğunu fark edecek ve onlara değer verecek kadar ilgili olmalarının katkısı olduğunu düşünüyorum.