“Art” kelimesinin sağında solunda “Bad” sözcüğünü görünce karşı konulamaz bir ilgiyle bu ikiliye yöneliyorum. Örnek olarak benzer bir Goya tutkusuna sahip olduÄŸumuz Dinos ve Jack Chapman kardeÅŸlerin 2006’da Tate Modern’in Liverpool ÅŸubesinde açtıkları Bad Art for Bad People‘ı verebilirim. Goya’yı sevmek dışında Goya’nın eserlerini elde etmek ve hatta üzerinde oynamak lüksüne sahip olduklarından benim birkaç milyon adım önümde yer aldıklarını kabul etmek durumunda kaldığım bu ikilinin ”Savaşın Felaketleri” çeÅŸitlemelerini ve diÄŸer çalışmalarını tuhaf bir heyecanla izledim/izliyorum. Konudan biraz sapacak olursam ÅŸunu da söyleyebilirim ki beni bu kadar heyecanlandıran bu eserler karşısında Patti Smith’in her nedense dehÅŸete düştüğüne/düşeceÄŸine ve yapılanlara itiraz edeceÄŸine inanıyorum (emin deÄŸilim bu yüzden fikrini öğrenmek isterdim).
Chapman’ların Great deeds! With dead men! yorumu
Chapman’ları bir tarafa bırakacak olursak verilebilecek bir diÄŸer örnek de geçen sene görme ÅŸansına eriÅŸtiÄŸim Bad Painting Good Art sergisi olabilir. René Magritte, Francis Picabia ve Georg Baselitz gibi isimlerin yanı sıra John Currin ve Lisa Yuskavage gibi daha çaÄŸdaÅŸ isimlerin de çalışmalarının bulunduÄŸu bu sergiyi de kimilerinin tuhaf bulduÄŸu bir keyifle gezdim.
Sergide yer alan Currin ve Yuskavage tabloları
Åžimdilerde yeni keÅŸfettiÄŸim kötü sanat mekanı ise Dedham, Massachusetts’te bulunan Museum of Bad Art. Bu müze bahsettiÄŸim diÄŸer iki serginin aksine kabul edilemez ölçüde kötü sanat eserlerinin sergilenmesi için 1994 yılında kurulmuÅŸ. Sloganları “art too bad to be ignored” olan kurumun koleksiyonu 400 civarında parçadan oluÅŸmasına raÄŸmen yer kısıtlaması sebebiyle aynı anda 30-40 civarında eser sergileyebiliyorlar. Koleksiyona şöyle bir göz gezdirecek olursanız “gerçekten berbat” olduÄŸuna kolaylıkla kanaat getireceÄŸiniz bu müzenin varlığına devam edebilmesini tüm dünyadaki kötü sanat severlerin bir baÅŸarısı olarak görüyorum.
Müzede yer alan Sunday in the Pot with George isimli eser
Sözlerimi nasıl bitireceÄŸimi bilemediÄŸimden “YaÅŸasın kötülük” diye bağırmakla ağırbaÅŸlı bir ÅŸekilde aranızdan ayrılmak alternatifleri arasında sıkışmış olarak, kötünün her zaman çok da kötü olmadığını hatırlatan sanatçılara selamlarımı sunarak sessizce uzaklaşıyorum.
* Eserlerin fotoÄŸraflarını buradan, buradan ve buradan tanıtım amaçlı aldım. Telif hakları sanatçılarına aittir. Güzelonlu’da sadece bilgilendirme amacıyla kullanılmıştır.
Hiç yorum yok