Geçen yaz en sevdiğim tablolardan Kırda Öğle Yemeği‘nden esinlenerek yapılmış çalışmaları incelerken yukarıdaki fillerle karşılaştım. Bu eser benim bir değil, iki tutkumu bir araya getirmişti: Manet ve filler!
Resmin kime ait olduğunu ve niçin yapıldığı ufak bir araştırma sonucu bulduktan sonra artık tek amacım vardı: Babar’s Museum of Art (Babar’ın Sanat Müzesi) isimli çocuk kitabına sahip olmak. Hevesle kitabı ısmarladım, birkaç hafta bekledim ve sonunda bana ulaştığında çok ama çok mutlu oldum.
Babar’ın Sanat Müzesi, ünlü ve çok kitaplı bir serinin üyesi. Fransız yazar ve çizer Jean de Brunhoff, fil Babar karakterini 1931 yılında eşi Cecile’in çocuklarına anlatmak için uydurduğu hikâyelerden etkilenerek yaratmış. Serinin ilk kitabı Histoire de Babar Fransa’da büyük başarı kazanınca, kitap 1933 yılında İngilizce’ye çevrilmiş ve hem Britanya’da hem de ABD’de yayımlanmış. Jean de Brunhoff’un 1937’deki ölümüne kadar altı hikâye daha basılmış. Yazarın ölümünün ardından bayrağı oğlu Laurent de Brunhoff devralmış. Bugün Babar’ın 45 civarında öyküsü kitabevlerinin raflarında yer alıyor.
Televizyon için Babar’ın 78 bölüm çizgi dizisi de hazırlanmış. Bu bölümlerin bazılarına Youtube’dan erişebilirsiniz. Babar’ın kahramanı olduğu iki film de varmış. Tüm bunları okuduğumda Babar’ın Türkiye’de neden hiç bilinmediğini merak ettim. Sadece ben bilmiyor olabilir miyim diye birkaç arkadaşıma sordum ama onların da bu tatlı fillerden haberi yoktu.
Gelelim elimizdeki tek hikâye olan Babar’ın Sanat Müzesi‘ne. Bu kitabı Laurent de Brunhoff 2003’te yazmış ve resimlemiş. Konusunu kısaca anlatayım.
Celesteville’de yaşayan fillerin kralı olan Babar, karısı Celeste ve çocuklarıyla mutlu bir hayat sürmektedir. Derken bir gün şehrin tren istasyonunun artık Celestevillelilere yetmediği ortaya çıkar ve Celeste bu tren istasyonunu senelerdir Babar’la biriktirdikleri tüm sanat eserlerini sergilemek için bir müzeye çevirmeye karar verir.
[Burada bir mola verelim. Eminim size de kapatılan bir tren istasyonunun müzeye dönüştürülme hikâyesi tanıdık gelmiştir. Brunhoff, Babar’ın bu macerasında Paris’teki Orsay Garı’nın ünlü Orsay Müzesi’ne dönüştürülmesinden esinlenmiş. 1977’de Fransa hükümetinin müze haline getirmeye karar verdiği gar, 1986 yılında dünyanın en büyük İzlenimcilik koleksiyonuna sahip müzesi olarak kapılarını açtı. Molamızı sosyal mesaj vererek bitirelim: Keşke birilerinin aklına benzer bir dönüşümü Haydarpaşa Garı’na yapmak da gelse.]
Kitaptaki bazı sanat eserleri gerçekten Orsay Müzesi’nin koleksiyonunda yer alıyor. Manet’nin Balkon‘u ve Kırda Öğle Yemeği, James McNeill Whistler’ın Ressamın Annesi gibi. Ama bu koleksiyondaki eserler dışında Rubens, Velázquez, Goya, Bruegel, Seurat, Munch, Sargent, Vermeer, Pollock gibi türlü türlü ressamın filli tablolarını kitapta görebilirsiniz.
Babar’ın Sanat Müzesi‘nde Celeste ve Babar’ın müze açmaya karar vermelerinin ardından tüm şehrin yardımıyla binanın müzeye dönüştürülmesi, sanat eserlerinin yerleştirilmesi ve son olarak da müzeye ziyarete gelen genç fillerin bu eserlere verdikleri tepkiler komik bir dille anlatılıyor.
Okumaktan zevk aldığım ve sizinle de paylaşmak istediğim bu kitapla ilgili kötü bir yan olduğunu ancak İnternet’te araştırma yaparken öğrenebildim.
Babar’ın Sanat Müzesi, 2003 yılında yazıldığı için böyle göndermeler yok. Ancak serinin 1930’larda yazılmış ilk kitapları, Fransız sömürgeciliğini desteklediği ve ırkçılık yaptığı için eleştirilmiş. Ben kitabı okurken Celesteville’in Paris olduğunu düşünmüştüm. Oysa Celesteville, Kuzey Afrika’da bir şehirmiş ve bu yüzden eleştirmenler yazarı her yeri Paris’e benzetmeye ve dahası sömürgeleri Fransızlaştırmaya çalışmakla suçlamışlar. Bu iddiaların ne kadar doğru olduğunu serinin ilk kitaplarını okumadığım için bilmiyorum. Lakin, Babar’ın Sanat Müzesi‘nde böyle bir kötü niyet görmediğimi, aksine mutluluk içinde sanat müzesi kuran babar mutlu fillerin sizi de mutlu edeceğine garanti verebilirim.
Bu yazı sonlanırken birkaç gün içinde tekrar birlikte olacağımızın ve sizi ufak bir sürprizin beklediği müjdesini vermek istiyorum. Gözünüzü bu blog’dan ayırmayın.
[Tüm görsellerin telif hakları Abrams Books for Young Readers yayınevine aittir. Görseller bilgilendirme amaçlı olarak kullanılmıştır.]
4 Yorum
Bizim jenerasyonumuzda yoktu ama şimdi minika çocuk çizgi film kanalında Babar ve Badou adlı çizgi film var size linkini göndereyim http://www.minikacocuk.com.tr/webtv/cizgi-film/babar-ve-badou
Oğlum ile birlikte izliyoruz ama hiç müzeye gittiklerini görmedim :) güzel bir bölüm olurdu
Aaa süper :) Şimdilerde çocuk olmak daha güzel bir şey olurdu sanki. Umarım müzeye de giderler bir ara.
56 yaşındayım. HADİ bilgi yarışmasında karşıma çıktı. Çocukluğumun geçtiği 70li yıllarda Babar’ı hatırlamıyorum. Tek ” Pilli Bebek” çizgi filmi hatırlıyorum en eski olarak. Sanırım kukla idi. Sağlıklı gğnler
Benim de hiç bilmediğim bir çizgi filmdi. Herhalde Türkiye’de yayımlanmadı.