Bu ara Danimarka sanatıyla biraz fazla içli dışlıyım. Bu içli dışlılığımın Güzelonlu’ya yazı olarak yansıyacağının farkındaydım, ancak nasıl bir yansıma olacağını tahmin edemiyordum. Neyse ki bugün bir gizem daha aydınlığa kavuÅŸtu ve uzun süredir kendimden beklediÄŸim Danimarka sanatı yazısını yazıyorum.
Danimarka tarihin hiçbir döneminde sanat merkezi ol(a)mamış bir ülke olmasına rağmen, olamamış diğer ülkeler arasında en şanslılarından biri. 18. ve özellikle 19. yüzyılda zenginleşen ülkelerde, sanatın farklı dönemlerinin etkisini yavaş yavaş (hatta fazlasıyla yavaş) görürüz. Oysa Danimarka sistemli bir çalışmayla 50-60 sene içerisinde bu gelişimi tamamlayıp 19. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde günün akımlarını yakalayabilmiş. Bunda gerekli kaynaklara ulaşabilecek kadar zengin, haritada o kaynaklara yakın ve o kaynakların ne olduğunu fark edecek ve onlara değer verecek kadar ilgili olmalarının katkısı olduğunu düşünüyorum.
Danimarka sanatına damgasını vuran bir ekip de ülkenin en kuzeyindeki Skagen kasabasında toplanan bir grup ressam olmuÅŸ. 1850’lerde Skagen’e sadece deniz yoluyla ulaşılabiliyormuÅŸ. Kasabaya demiryolunun yapılmasının ardından gelen ilk ziyaretçi ünlü Hans Christian Andersen’miÅŸ. Andersen buranın o kadar çok reklamını yapmış ki bir süre sonra sanat dünyası yazlarını bu ufak balıkçı kasabasında geçirmeye baÅŸlamış. Ãœnlü Skagen ressamlarından Anna Ancher ise Andersen’in Skagen’i ilk kez ziyaret ettiÄŸi günlerde kasabada dünyaya gelmiÅŸ. Grubun en ünlü ressamı Peder Severin Krøyer, Skagen’e ilk kez 1882 senesinde gelmiÅŸ. Skagen ressamları yazlarını kasabada geçirip kışları Fransa, Ä°ngiltere ya da Almanya’ya gidiyorlarmış. Bu yüzden de o döneme ait tüm yeniliklerden haberleri olabiliyormuÅŸ.
Krøyer bir Paris ziyareti sırasında o günlerde şehirde yeni yeni popüler olmaya başlamış fotoğraf makinelerinden satın almış. Ressam bu makineyle sadece Skagen günlerini kayıt altına almakla kalmamış. Aynı zamanda resmini yapmak istediği temaların fotoğraflarını çekip fotoğraf üzerinden çalışmaya da başlamış. Benim bu fotoğraflardan daha önceden haberim yoktu. Fotoğraflara ve fotoğrafların yansıması olan tablolara birlikte bakmak o kadar hoşuma gitti ki sizi bundan mahrum bırakmak istemedim.
Krøyer’in en ünlü tablosu 1888 tarihli Hip, Hip, Hurrah! olabilir. Bu tablo, Michael ve Anna Ancher’ın 1884 yılında evlerinde verdiÄŸi partiden bir anı betimler. Tablodaki kiÅŸiler soldan saÄŸa Martha Møller Johansen ve eÅŸi ressam Viggo Johansen, Norveçli ressam Christian Krohg, Krøyer, Anna’nın erkek kardeÅŸi Degn Brøndum, Michael Ancher, Ä°sveçli ressam Oscar Björck, ressam Thorvald Niss, öğretmen Helene Christensen, Anna Ancher ve kızı Helga Hencher’dır.
Burada ufak bir parantez açmak istiyorum. Peder Severin Krøyer’in eÅŸi, ressam Marie Krøyer’in hayatını anlatan 2012 yapımı filmde bu sahne de canlandırılır. Orada masada Marie de vardır. Oysa tablonun yapıldığı dönemde çift henüz tanışmamıştı. Dahası P. S. Krøyer, Helene Christensen ile bir iliÅŸki yaÅŸamaktaydı.
Bu tabloya ilham veren aÅŸağıdaki fotoÄŸraf benim çok hoÅŸuma gitti. Krøyer, 1884’te baÅŸladığı ve 88’te tamamladığı tabloda Helga’yı büyütmeyi de ihmal etmemiÅŸ.
Krøyer çifti Paris’te tanışıp aşık olmuÅŸlar ve kısa bir süre içinde de evlenmiÅŸler. Bu evliliÄŸin sonu Severin’in psikolojik rahatsızlıklar sebebiyle iyi olmamış ama evli kaldıkları süre boyunca Severin, Marie’yi pek çok tablosunda model olarak kullanmış. Hatta bu konunun bir Wikipedia maddesi bile var. AÅŸağıda Severin’in çektiÄŸi fotoÄŸraf ve fotoÄŸrafın ardından yaptığı tablo var.
P. S. Krøyer’in Skagen sahillerini çizdiÄŸi tüm tablolar çok güzel. Bunların en ünlülerinden biri de Marie ve Anna Ancher’ı yürüyüş yaparken betimlediÄŸi bu tablo.
Krøyer, meÄŸer iki yakın arkadaşın bu anlarını da önce fotoÄŸraflamış. (Marie’nin elbisesi can yakıyor.)
Güller arasında kitap okuyan Marie’nin tablosu insanda Skagen’e ışınlanma hissi uyandırmıyor mu?
Ve daha fenası tablodaki manzaranın abartı içermediğini görmek değilse, ne?
Skagen ressamlarıyla ile ilgili beni en çok büyüleyen ÅŸey bir grup insanın (en azından bir süreliÄŸine) kendi Cicely’lerini yaratmış olmaları sanırım. Ve tabii ki belirli ÅŸartlar altında insanın kendi Skagen’ini yaratabileceÄŸine olan inancımın güçlenmesi.
Skagen ile ilgili yazmaya devam edeceğimi zannediyorum. Bekleyip görelim.
5 Yorum
Resimler çok güzel. Link verdiÄŸiin wikipedia’da su resim cok hosuma gitti dual painting denilen sey olmasindan oturu:
https://en.wikipedia.org/wiki/P._S._Kr%C3%B8yer%27s_paintings_of_Marie#/media/File:Dobbeltportr%C3%A6t_af_Marie_og_P.S._Kr%C3%B8yer.jpg
Var mi senin bildigin baska dual paintingler?
Skagenli çiftler arasında böyle bir moda varmış galiba. Anna ve Michael Ancher’da günün sonunda yaptıkları tabloyu deÄŸerlendirdikleri anı bir tabloda şöyle çizmiÅŸler: http://twitter.com/guzelonlublog/status/633685181963075584
Bir de iki kardeş vardı dual painting yapan ama hatırlayamadım isimlerini. Akşam bakıp yazarım sana.
bu hafta Danimarka filmleri haftası yaptım kendime:))
Blinkende Lygter 2000, Adams aebler 2005, Pusher 1996, I Kina spiser de hunde 1999, Jagten 2012, Bænken 2000, Arven 2003, Festen 1998
dahası da var.. Danimarka sinemada çok iyi:))
Pek çok konuda çok iyiler, bu aralar sürekli onlar hakkında konuÅŸuyorum ve Güzelonlu’da binlerce yazı yayımlamamak için kendimi tutuyorum :)
Krøyer’ın çalışmaları abartısız MuhteÅŸem. ÇektiÄŸi fotoÄŸrafları tabloya dönüştürmesine bayıldım. Kareleri eksksiz taşımış tuvale