Bu kategorinin altındaki yazıları inceliyorsunuz:

Kısa kısa

Fotoğraf çektim, Kısa kısa, Küçük benzetmeler

Prens

Son dönemde Küçük Prens ile ilgili kendimi çok baskı altında hissediyorum. Tanıdığım ya da tanımadığım pek çok insandan Küçük Prens’in çocukluklarından itibaren kendilerini ne kadar etkilediÄŸini duydum/okudum. Bir süredir “küçük prens kadını” diye bir kavramın varolduÄŸuna kesinlikle inanıyorum. Ä°ÅŸin benim adıma ilginç tarafı ise ÅŸu: Ben bu kitabı hiç okumadım. Daha da ilginci ise ÅŸu: Bu kitabı okumak için hiçbir zaman bir istek duymadım.

Hayatta küçük prens kadınlarına karşı bir cevabım olmadığını düşünmeyin, lütfen. Muzaffer İzgü ve çocukluğumda içinden çıkmadığım halk kütüphanesi sağolsun. Bence ben bir Ökkeş kadınıyım. Bu-baa!

OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Günlerin getirdikleri, Kısa kısa

Olay

Birkaç hafta önce Robinson Crusoe 389’a girdiÄŸimde çok tuhaf bir ÅŸeyle karşılaÅŸtım. Hemen kapının önündeki yeni çıkan kitaplar masasında yıllardır kitabevinin stoÄŸunda bulunduÄŸunu bildiÄŸim üç adet John Singer Sargent kitabı duruyordu.

Ara sıra saplantılı bir ÅŸekilde web sitesinden varlıklarını kontrol ettiÄŸim bu eserleri birdenbire karşımda görünce büyük bir ÅŸaÅŸkınlık yaÅŸadım. Bu kitapları ortalığa çıkartabilecek tek bir insan tanıyordum (bizzat kendim). Ben böyle bir ÅŸey yapmadığıma göre kim, neden yapmıştı? (Kim Rob389’a saklama ve koruma hakkını verdiÄŸim ama aslında bana ait olduÄŸuna yüzde yüz emin olduÄŸum bu güzellikleri ellemeye cüret etmiÅŸti?)

Heyecanla yanlarına yaklaştım. Kitapları açıp sayfalarını yavaş yavaş çevirmeye başladım. Sanırım esas maksadım onların hala her zamanki gibi sadece bana ait olduğuna ikna olmaktı. Bu sırada kitabevinin diğer köşesinden genç ve şaşkın bir yüz, bedeniylen birlikte bana doğru ilerlemeye başladı. Öğrenci olduğunu (güzel sanatlar?) düşündüğüm bu çocuk merak ve hayret dolu bakışlarıma aynı şekilde karşılık verdi. Öylesi kısa bir andı ki içine ne kadar çok düşünce sığdırdığıma inanamıyorum.

Kapıdan çıkarken dönüp bir kez daha kitaplara ve çocuğa baktım. Umarım derdimi anlatabilmişimdir. Yoksa çok üzülürüm.

Kısa kısa

merak

Edgar Degas – Le Viol

“Ee sonra ne olmuÅŸ?”culuÄŸum ortalara döküldü. Åžu betimlenen andan 30 saniye/5 dakika/3 gün/2 hafta sonrasında neler yaÅŸandığını o kadar merak ediyorum ki. EÄŸer bu merak beni öldürürse iki eli yakana yapışacak bazı insanlar tanıyorum Degas. Ayağını denk al.