Bu kategorinin altındaki yazıları inceliyorsunuz:

Sanat üstüne

Sanat üstüne, Sinema, Tiyatro

Videolar

Internet’in çöplük gibi kullanımı gün geçtikçe yaygınlaÅŸsa da bilgiye ve ilgi alanlarına ulaÅŸmayı bu derece kolaylaÅŸtırıyor olması yüzünden bu platform beni hâlâ büyülemeye devam ediyor. Galiba bu yüzden rss takip etmedeki coÅŸkumu ve youtube’da geçirdiÄŸim zamanları çok seviyorum. “Bahar, Youtube’da neler izliyorsun?” sorusunu çok sık duymaya baÅŸladığım için geçen hafta izlediÄŸim on yüz milyon videodan birkaç tanesini bugün sizlerle paylaÅŸmaya karar verdim.

Ä°lk videoda David Lynch 2012 Paris Photo etkinliÄŸinde sergilenen eserler arasından seçtiÄŸi 99 fotoÄŸrafı kendi bakış açısıyla yorumluyor. Paris Photo, Lynch’in bu seçimiyle yeni bir gelenek de baÅŸlattı. Her sene davet edilen bir kiÅŸinin sergiden seçeceÄŸi fotoÄŸraflar bir kitapta basılacak. Tıpkı Lynch’inkinin “Paris Photo Seen By David Lynch” ismiyle kitaplaÅŸtırıldığı gibi.

OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Sanat üstüne

2012’nin tabloları

2012 ile ilgili anlatmak istediÄŸim çok ÅŸey var. Bu yüzden erken baÅŸlangıç yapıp yeni yıla bir hafta kala ilk yazımı yayımlamaya karar verdim. Bu haftasonu defterlerime yazdıklarımın üstünden geçerken en büyük yeri tablolar ve sanatçılarının kapladığını fark ettim. Bu durum bana 2012’li ilk yazım için ilham verdi. Hakkında çok düşündüğüm/karaladığım, bir daha düşündüğüm/yer yer atıp tuttuÄŸum sanatçılar ve tabloların birbirinden bu kadar farklı olması beni de ÅŸaşırttı.

2012 tablolari OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Belki de faydalı bilgiler, Sanat üstüne

Monet gelirken

2012 yaz dönemini Özgür Sanatın 1000 Günü isimli sergiyle Cobra akımına ayıran Sakıp Sabancı Müzesi sonbaharda iddialı bir sergi açıyor: Monet’nin Bahçesi. Hiçbirinizi kandırmak niyetinde deÄŸilim, sakallarını her daim çok beÄŸendiÄŸim Monet benim en gözde ressamlarım arasında deÄŸil. Ancak tıpkı Picasso ya da Rodin gibi dünyanın en önemli sanatçılarından biri olan Monet’nin eserlerinin de ülkemizde sergilen(ebil)iyor olmasını heyecan verici buluyorum.

Bugün hem serginin verdiÄŸi coÅŸkuyu devam ettirmek isteyenler hem de merak edenler için Monet’nin önemli çalışmalarını görebileceÄŸiniz müzelerin beÅŸ tanesini gündelik bilgileri ve (eÄŸer yaÅŸadıysam) tecrübelerimle paylaÅŸmak istiyorum. Hazırsanız baÅŸlayalım.

1. Musée de l’Orangerie

Musée de l’Orangerie‘nin iki önceki paragrafta söylediklerimi yalanlamam için kurulduÄŸuna inanıyorum. Monet’nin bu müzenin iki salonu için özel sipariÅŸle yaptığı ve 1922 yılında Fransız hükümetine bağışladığı 8 duvar resminden oluÅŸan Nilüferler‘in sergilendiÄŸi sekiz ÅŸeklindeki salonlarda saatlerimi geçirebilirim (daha önce geçirdiÄŸimden yapabileceÄŸimi biliyorum). OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Sanat üstüne

Edvard Munch’un gözleri

Kısa süre önce Glokom-net.org’dan Halil Bey’le Edvard Munch hakkında bir sohbetimiz olmuÅŸtu. Bu haftasonu Tate etc.‘da konuyla ilgili bir makale görünce Munch’un göz rahatsızlığının ayrıntılarını merakla okudum.

1930 yılında Munch’un saÄŸ gözünün içinde kanama baÅŸlamış ve ressam bu sorunuyla ilgili Norveç’in önde gelen göz doktorlarından Johan Raeder’e baÅŸvurmuÅŸ. Doktorun notlarında sanatçının sol gözünde yıllardır sorun olduÄŸu yazıyormuÅŸ. SaÄŸ gözündeki bu kanamanın ardından ressamın görüş yeteneÄŸi iyiden iyiye azalmış. Raeder Munch’a uzun süreli bir yatak istirahati tavsiye etmiÅŸ. Bu süre boyunca ressamın yazılı ya da sözlü hiçbir ÅŸekilde rahatsız edilmemesini istemiÅŸ. OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Garip adamlar, Sanat üstüne

Beni de yazın, bayım.

“ÇoÄŸunluÄŸun dehaların peÅŸinde koÅŸtuÄŸu bir dünyada, kendisini toplumdan ayıracak yetenekleri olmamasına ve hatta ileride çok fazla insan tarafından anılmayacak olmasına raÄŸmen döneminde iz bırakmış adamlara ve bu adamların hayatlarını kurcalamayı seven bir azınlığa rastlanabilir.” demiÅŸtim bu blog’un ilk yazısında. Ne mutlu bana ki bu yaz “o adamlardan” birini daha buldum: Robert Boit.

Günlükleri ya da aldıkları notlarla yaÅŸadıkları zamanın kültürlerini bizlere ulaÅŸtırabilmiÅŸ insanlara gizliden gizliye saygı duyarım. Nerede okuduÄŸumu maalesef hatırlayamadığım bir örnek vereceÄŸim. 18. yüzyılın Kuzey Avrupa’sının günlük yemek alışkanlıkları o dönemde yaÅŸamış bir ev hanımının özenli yemek tarifi defteri sayesinde bugün biliniyormuÅŸ. TuttuÄŸu ayrıntılı ama detaylarda boÄŸulmayan günlükleri ile Bob Boit’in de bizlere bazı kapıları açtığı kesin.

Bob Boit ile tanışmama takıntılarımdan biri olan John Singer Sargent’ın Edward Darley Boit’in Kızları isimli tablosu vesile oldu. Yaz başında Erica E. Hirshler’ın Sargent’s Daughters: The Biography of a Painting kitabını aldım. Hirshler bu kitapta Sargent’ı, tablonun yapıldığı zamanın sanat anlayışını, benzer eserleri ve Boit ailesini anlatıyor.

OKUMAYA DEVAM EDÄ°N