Geçen Pazartesi Sarkis’in Ä°stanbul Modern’deki sergisini görmek üzere evden çıktım. Mekana ulaÅŸtığımda beni bir sürpriz bekliyordu: Müze kapalıydı. Pek çok müzenin pazartesileri kapalı olduÄŸu bilgisini bir kere daha hatırlayıp bir kenara not etmekte fayda olduÄŸunu düşünüyorum. Bunun üzerine normalde gitme niyetimin olmadığı fakat Yüksel Arslan’ın çok sayıda eserinin sergilendiÄŸini duyunca fikrimi deÄŸiÅŸtirdiÄŸim Bienal alanına yöneldim ve günü orada geçirdim.
Kötü haber: Yüksel Arslan mevzusunda da yanılmışım. Bienal’de sanatçının sadece 10 civarında çalışması vardı. Bir çoÄŸunu da daha önce görmüştüm. Esas Arslan retrospektifi Santral’de açılmış. Bunu fark etmemi de Bienal’den çıktıktan sonra gördüğüm duvara yapıştırılmış bir afiÅŸ saÄŸladı.
Bienal ise düşündüğüm gibiydi. O yüzden bu konu hakkında uzun uzun konuşma niyetinde değilim. Size ortamda ilgimi cezbeden tek şeyden bahsedeceğim.
Cengiz Çekil, muhtemelen benim cehaletim dolayısıyla ismini daha önce duymadığım bir isimdi. Ä°lgimi çekmesinin sebebi ise “Bugün de yaşıyorum” isimli çalışması oldu. Sanatçı, 1976 tarihli “Bugün de yaşıyorum”‘da ülkenin o dönemdeki karışık durumunu günlük formatındaki defterine sadece “Bugün de yaşıyorum” diyerek yansıtmış.
Bu eserin benim ilgimi çekmesinin sebebi ise defteri görür görmez aklıma On Kawara ve onun “I am still alive” serisinin gelmesiydi. Kawara, 1970’lerin başından itibaren gittiÄŸi deÄŸiÅŸik ÅŸehirlerden arkadaÅŸlarına “I am still alive” yazan telgraflar çekmiÅŸti. Cevap beklenmeyen bu telgraflarla Kawara, sanatının ilk yıllarında etkilendiÄŸi Sartre’a da selam çakarak varoluÅŸunu vurguluyordu.
Ä°letiÅŸimin ÅŸu anki kadar kolay olmadığı yıllarda, farklı lokasyonlardaki iki sanatçının, farklı sebeplerle benzer eserler ortaya çıkartmasını ilginç buldum. Bienal’in aklıma yeniden On Kawara’yı getirmiÅŸ olması ise beklemediÄŸim bir sürpriz oldu. YaÅŸam böyle ufak tefek sürprizler de yapmasa hiç çekilmeyecek deÄŸil mi?
Hiç yorum yok