Tüm katkılarıyla

Bahar Malik

Sanat üstüne

Ä°lahi eskimez bu dudaklar

kiss

Yukarıdaki fotoÄŸrafı bir zamanlar sıkı takipçisi olduÄŸum modern nostalgic isimli blog’da görüp günün aslan berberinde paylaÅŸtığımda “acaba devamı var mı?” diye düşünmüştüm. Benim bu “devamı var mı” düşüncelerim beraberinde bazı gizli klasörler ve çoÄŸunlukla yıllar sürecek iz sürmeler getirir. Bu sefer de öyle oldu. Bugün baktığımda sorumun üzerinden üç buçuk sene geçtiÄŸini ve elimde heykellere sevgilerini gösteren insanların olduÄŸu fotoÄŸrafların (sonunda) biriktiÄŸini gördüm. Ne zaman bir ÅŸey biriktirsem, buraya koÅŸup sizinle paylaÅŸmama artık ÅŸaşırmıyorsunuzdur herhalde.

Bu fotoğraflardan ilki öpmenin en yakıştığı heykel. Çünkü bu antik yüz aynı zamanda çeşme olarak kullanılıyor. Fotoğrafı kim çekmiş bilmiyorum ama bu durum ona duyduğum sevgiyi azaltmıyor.

OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Sanat üstüne

Müzede

Bugün sizinle benim için önemli bir tablo kümesini paylaşacağım. Benim için önemliler, çünkü birkaç senedir sinsi bir sessizlikle bu tabloları araştırıyordum. Hatırlarsanız, daha önceki bir yazıda dünyanın farklı yerlerindeki müzelerin ziyaretçilerinin fotoğraflarını konu etmiştim. Bugün ise bu temayı işleyen ressamların eserlerine göz gezdireceğiz.

Bu konuya duyduÄŸum ilgi, Edgar Degas’nın 1880’lerde Louvre Müzesi’nde çizdiÄŸi aÅŸağıda görebileceÄŸiniz dört tablosuyla karşılaÅŸmam sonrasında baÅŸladı. Degas’nın bu çalışmalarındaki modelleri tanıdık isimler: Aynı zamanda Degas’nın yakın arkadaşı olan Amerikalı ressam Mary Cassatt ve onun kız kardeÅŸi Lydia. (Ãœnlü olan Mary olduÄŸu için eserler sanki tek bir insan barındırıyorlarmışcasına Mary Cassatt Louvre’da diye adlandırılmış.)

edgar degas louvre OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Kısa kısa, Kitaplar

Robert Walser

Walter Benjamin, Robert Walser hakkında çok tatlı bir şey anlatmış:

Schiller’in Wilhelm Tell oyununda Tell, zalim Vali Gessler’e dar bir yolda pusu kurar ve o anda bir vicdan muhasebesine girer(miÅŸ). Walser, oyunun o anında Tell’in kendi kendine söylediÄŸi “Bu dar yoldan gelecek” monoloÄŸunu düzyazıya geçirirken, “Bu dar yoldan…” sözleriyle baÅŸlamış; ancak daha o anda Walser’in Tell’i ümitsizliÄŸe kapılmış, dengesini kaybetmiÅŸ, küçülmüş, kaybolmuÅŸ ve cümleye ÅŸu ÅŸekilde devam etmiÅŸ: “Bu dar yoldan, sanıyorum ki, gelecek.”