1866 yılında Dresden’de doÄŸan Alman-Avusturyalı fotoÄŸrafçı Heinrich Kühn’ün izlenimci ressamların tablolarını anımsatan fotoÄŸraflarını ilk gördüğümde, bakanda düş görüyormuÅŸ izlenimi uyandıran renkleri nasıl elde ettiÄŸini anlamadım. Kısa bir Internet araÅŸtırması sonucunda Kühn’ün patenti Lumière KardeÅŸler’e ait olan autochrome yönteminin öncü kullanıcılarından biri olduÄŸunu öğrendim (Masalsı fotoÄŸraflar çekip beni kalbimden vurmasını saÄŸlayan bu yöntemle ilgili ayrıntılı bilgiye burayı tıklayarak ulaÅŸabilirsiniz).
Kühn’ün tarihsel önemi de büyük. FotoÄŸrafları, fotoÄŸrafçılığın baÅŸlı başına bir sanat kabul edilmesinde büyük rol oynamış. AÅŸağıda sizler için seçtiÄŸim fotoÄŸraflarını göreceksiniz. Güzelliklerini kaçırmanızı istemediÄŸimden aralarda uzun uzun müdahale etmeyeceÄŸim.
Kühn, tıp eğitimine Viyana Fotoğrafçılık Kulübüne üye olmasının ardından son vermiş ve ilk fotoğraflarında gum bichromate metodunu kullanmış. Doğru anladıysam bu yöntemde negatifler fırçayla istenen renkte boyanmış bir karta yapıştırılıyor ve birkaç dakika güneş ışığında bekletiliyor (Şu videoda ayrıntıları izleyebilirsiniz).
Kühn’ün fotoÄŸraflarının izlenimci tablolarla karşılaÅŸtırıldığını daha önce söylemiÅŸtim. ÖrneÄŸin aÅŸağıdaki kadın fotoÄŸrafı benim aklıma Monet’nin kadınlarını getirdi.
Kühn’ün modelleri çocukları, eÅŸi ve çocuklarının dadısı Mary Warner imiÅŸ. ÇoÄŸunlukla gündelik yaÅŸamlarını fotoÄŸraflamış. Gündelik hayatımın bu tonlarda geçmesini çok isterdim.
EÄŸer aÅŸağıdaki çiçekler aklınıza Manet’nin MenekÅŸe Buketi isimli tablosunu getirdiyse misyonumu yerime getirdim ve artık Manet ile ilgili tek satır yazmama gerek yok demektir.
Böylece (uzun bir aranın ardından) bir yazının daha sonuna geldik. Arayı bu kadar açmamamı ve bir sonraki yazıyı gelecek hafta yayımlamamı istiyorsanız iki kere göz kırpın (ben hissederim).
3 Yorum
Ama ya arkamda ÅŸunlardan varsa..?
ama… ama… :)
Aşık oldum…