Günlerin getirdikleri, Kısa kısa

Tabaklar

Birkaç sene evvel Lahey’deki Gemeentemuseum‘u ziyaret etmiÅŸ ve müzede açılan geçici Picasso sergisinde gördüğüm tabakları çok sevmiÅŸtim. O gün baÅŸlayan tabak sevgim zaman geçtikçe büyüdü ve farklı amaçlar için üretilmiÅŸ farklı görünümdeki pek çok tabak ilgi alanıma yavaÅŸ yavaÅŸ girdi.

Geçen yıllar bana koleksiyonu yapılan diÄŸer objeler gibi tabak sevgisinin de pahalı bir hobiye dönüşebileceÄŸini öğretti. Bu yüzden beÄŸendiklerime temkinli yaklaşıyorum (ÖrneÄŸin bazı Royal Albert’lara). Uzun süredir gözüme kestirdiÄŸim Suet Yi’leri ise dayanamayıp satın aldım. Suet Yi ile tanışmam ÅŸu tabağı ile olmuÅŸtu. Yi’nin çalışmalarını incelerken kırmızı ÅŸapkalı çocuk ucundan Holden Caulfield‘ı anımsattığından hoÅŸuma gitti. DiÄŸerlerini ise kırmızı ÅŸapkalıya arkadaÅŸ olmaları için seçtim. OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Günlerin getirdikleri

Son zamanlarda hayat

son zamanlar

1. David Lodge projemin iki yazarı Kingsley Amis ve E. M. Forster’ı yan yana yakaladım. Hem de rengarenktiler.
2. Bunka benim en sevdiÄŸim Japon!
3. Notos’taki Yusuf Atılgan fotoÄŸrafını beÄŸendim.
4. Yengelerin sohbeti
5. Gene Bunka. Çünkü Bunka.
6. Çünkü Hulusi Kentmen!

Cumartesi ve Pazar olmasa dünyanın en güzel günü olabilecek Cuma’yı yaşıyoruz. Ä°yi yaÅŸayın, çünkü Cuma buna deÄŸer. Sevgiler.

Sinema

Sweetgrass – Tatlı koyunların öyküsü

Bu haftayı varlığından haberdar olduÄŸum günden beri beni heyecanlandıran Sweetgrass‘ı izleyerek geçirdim. Bu belgeselin kalbimi çarptırmasının en önemli sebebi baÅŸrol oyuncularıydı. Montanalı çobanların sürdüğü 3000 koyundan bahsediyorum. ÇoÄŸunuzun bilmediÄŸi üzere en sevdiÄŸim pastoral görüntü çayırlarda dolaÅŸan sürülerdir. Hem koyun hem de keçi sürüleri (ve hatta zaman zaman inek grupları) bende coÅŸkun bir izleme isteÄŸi uyandırır.

Sweetgrass’ın en önemli özelliÄŸi konuÅŸmadan, müzikten arınmış minimalist bir belgesel olması. Sürünün tüm yaz süren yolculuÄŸu boyunca çobanların konuÅŸtuÄŸunu veya köpeklerinin havladığını nadiren duyuyoruz. Bunun dışındaki tek ses koyunlara ait. 46. dakikanın sonlarında meleyenini dünyanın en acayip meleyen koyunu ilan ettim. Yukarıda belgeselin en sevdiÄŸim anlarının ekran görüntülerini sizinle paylaşıyorum. Umarım sizi de beni olduÄŸu kadar heyecanlandırır. OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Garip adamlar, Sanat üstüne

Beni de yazın, bayım.

“ÇoÄŸunluÄŸun dehaların peÅŸinde koÅŸtuÄŸu bir dünyada, kendisini toplumdan ayıracak yetenekleri olmamasına ve hatta ileride çok fazla insan tarafından anılmayacak olmasına raÄŸmen döneminde iz bırakmış adamlara ve bu adamların hayatlarını kurcalamayı seven bir azınlığa rastlanabilir.” demiÅŸtim bu blog’un ilk yazısında. Ne mutlu bana ki bu yaz “o adamlardan” birini daha buldum: Robert Boit.

Günlükleri ya da aldıkları notlarla yaÅŸadıkları zamanın kültürlerini bizlere ulaÅŸtırabilmiÅŸ insanlara gizliden gizliye saygı duyarım. Nerede okuduÄŸumu maalesef hatırlayamadığım bir örnek vereceÄŸim. 18. yüzyılın Kuzey Avrupa’sının günlük yemek alışkanlıkları o dönemde yaÅŸamış bir ev hanımının özenli yemek tarifi defteri sayesinde bugün biliniyormuÅŸ. TuttuÄŸu ayrıntılı ama detaylarda boÄŸulmayan günlükleri ile Bob Boit’in de bizlere bazı kapıları açtığı kesin.

Bob Boit ile tanışmama takıntılarımdan biri olan John Singer Sargent’ın Edward Darley Boit’in Kızları isimli tablosu vesile oldu. Yaz başında Erica E. Hirshler’ın Sargent’s Daughters: The Biography of a Painting kitabını aldım. Hirshler bu kitapta Sargent’ı, tablonun yapıldığı zamanın sanat anlayışını, benzer eserleri ve Boit ailesini anlatıyor.

OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Garip adamlar

BeÅŸ neÅŸeli Bill Murray linki

Son yıllarda kulaktan kulaÄŸa yayılan Bill Murray efsanesi hakkında ne düşünüyorsunuz bilemiyorum. Ama benim için Murray yıllar önceki Oscar töreninde ödülü Sean Penn’e kaptırdığında rakiplerinin aksine üzüntüsünü yüzündeki mimiklerde gördüğümüz dürüst adamdır. Yanılmıyorsam Murray efsanesinin çıkış noktası davetsiz olduÄŸu halde bir anda kapısından içeri girdiÄŸi New York’taki bir hipster partisi haberiydi. O günden beri hakkında eÄŸlenceli, komik, garip ve üzüntü verici olarak sınıflandırabileceÄŸim o kadar çok ÅŸey okudum ki bunlardan ilgimi çekenleri bir blog yazısında bir araya getirmeye karar verdim. Umarım beÄŸenirsiniz. OKUMAYA DEVAM EDÄ°N