Etiket:

FotoÄŸraf

Güzel şeyler

Güzel ÅŸeyler no.7: David Hamilton’ın ressamlara saygı fotoÄŸrafları

david hamilton - vermeer

Geçen haftalarda, Nan Goldin’in ismini hatırlayamadığım bir fotoÄŸrafını farklı farklı anahtar kelimelerle arayarak bulmaya çalışırken David Hamilton’ın bu yazıda sizinle paylaÅŸacağım fotoÄŸraflarıyla karşılaÅŸtım. FotoÄŸrafçının eserleri beni o kadar etkiledi ki aradığım ÅŸeyi bir kenara koyup bu fotoÄŸraflara daldım.

Hamilton’ın 1984 yılında çıkardığı Homage to Painting or Images isimli kitap ünlü ressamların en az kendileri kadar ünlü tablolarından esinlenerek çektiÄŸi fotoÄŸraflardan oluÅŸuyor. Bu ressamlar arasında (benim Ä°nternet’ten bulabildiÄŸim kadarıyla) Vermeer, Degas, Ingres, Rafael ve Boudin de var. Kitaptan gördüğüm ilk fotoÄŸraf yukarıdaki Vermeer’e Saygı isimli çalışmaydı. FotoÄŸrafın ismini okumadan “ne kadar Vermeervari bir büyüleyicilik” diye düşünmem Hamilton’ın baÅŸarısının bir kanıtı olsa gerek (en azından benim için oldu). Bu fotoÄŸrafı Twitter’da paylaÅŸtığımda akla ilk Ä°nci Küpeli Kız geldi, oysa ben fotoÄŸrafı gördüğümde Süt Döken Kız‘ı düşünmüştüm. OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Güzel şeyler

Güzel ÅŸeyler no.2: Tom Palumbo’nun Paris’i

Ä°ki ay öncesine kadar Tom Palumbo’nun adını duymamıştım. Bugün bile hakkında çok fazla ÅŸey bilmiyorum. 1921 yılında doÄŸmuÅŸ ve 2008’e kadar yaÅŸamış bir moda fotoÄŸrafçısıymış. Kitapların gücüne inandığım için hakkında yazılan bir ÅŸeyler var mı diye araÅŸtırdım ama maalesef sonuç elde edemedim.

Ä°ki ay önce Palumbo birdenbire hayatıma girdi çünkü 1962 yılında Les Halles’de çektiÄŸi fotoÄŸrafları gördüm. O günden beri zaman zaman bu fotoÄŸrafları düşünüyorum. Her ÅŸeyiyle bir seti andırmasına ve elli bir sene önce çekilmesine raÄŸmen bugünden ve çevremdeki her yerden daha gerçekmiÅŸ gibi görünmeleri beni çok etkiledi.

Many scenes around Les Halles (which no longer exists as it did then).

-Tom Palumbo

tom palumbo 01

OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Garip adamlar

Beni de çekin, bayım.

nadarÇoÄŸunluÄŸun dehaların peÅŸinde koÅŸtuÄŸu bir dünyada, kendisini toplumdan ayıracak yetenekleri olmamasına ve hatta ileride çok fazla insan tarafından anılmayacak olmasına raÄŸmen döneminde iz bırakmış adamlara ve bu adamların hayatlarını kurcalamayı seven bir azınlığa rastlanabilir. ÖrneÄŸin, John Fowles’un “Wormholes”ünü okuyanlar, yazar için bu adamın John Aubrey olduÄŸunu fark etmiÅŸtir. Bu ilginin illa ki bir kiÅŸi üzerine yoÄŸunlaÅŸması elbette gerekmez ama bugünlerde bana “Senin garip adamın kim?” diye sorsalar cevabım “Gaspard-Félix Tournachon” nam-ı diÄŸer “Nadar” olur.

Nadar, babasının baskısı ile eczacılık okumaya çalışmış ama istediÄŸinin bu olmadığını anlayınca Paris’e kaçıp gazetecilik yapmaya baÅŸlamış bir on dokuzuncu yüzyıl bıyıklısı. Aynı dönemlerde roman yazdığı ve karikatürist olarak para kazandığı da biliniyor. Ama onu günümüze ulaÅŸtıran özelliÄŸi fotoÄŸrafçılığıdır. 1850’lerde fotoÄŸraf çekmeye baÅŸlayan Nadar, pek çok ünlü ismi stüdyosunda ağırladı ve sonraki yüzyıllara Victor Hugo, George Sand, Delacroix gibi pek çok sanatçının siyah beyaz siluetlerini bırakan isim oldu. OKUMAYA DEVAM EDÄ°N