Tüm katkılarıyla

Bahar Malik

Sanat üstüne

Bir Skagen rüyası

Marie and P.S. Kroyer in Skagen

Bu ara Danimarka sanatıyla biraz fazla içli dışlıyım. Bu içli dışlılığımın Güzelonlu’ya yazı olarak yansıyacağının farkındaydım, ancak nasıl bir yansıma olacağını tahmin edemiyordum. Neyse ki bugün bir gizem daha aydınlığa kavuÅŸtu ve uzun süredir kendimden beklediÄŸim Danimarka sanatı yazısını yazıyorum.

Danimarka tarihin hiçbir döneminde sanat merkezi ol(a)mamış bir ülke olmasına rağmen, olamamış diğer ülkeler arasında en şanslılarından biri. 18. ve özellikle 19. yüzyılda zenginleşen ülkelerde, sanatın farklı dönemlerinin etkisini yavaş yavaş (hatta fazlasıyla yavaş) görürüz. Oysa Danimarka sistemli bir çalışmayla 50-60 sene içerisinde bu gelişimi tamamlayıp 19. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde günün akımlarını yakalayabilmiş. Bunda gerekli kaynaklara ulaşabilecek kadar zengin, haritada o kaynaklara yakın ve o kaynakların ne olduğunu fark edecek ve onlara değer verecek kadar ilgili olmalarının katkısı olduğunu düşünüyorum. OKUMAYA DEVAM EDİN

Güzel şeyler

Güzel ÅŸeyler no.7: David Hamilton’ın ressamlara saygı fotoÄŸrafları

david hamilton - vermeer

Geçen haftalarda, Nan Goldin’in ismini hatırlayamadığım bir fotoÄŸrafını farklı farklı anahtar kelimelerle arayarak bulmaya çalışırken David Hamilton’ın bu yazıda sizinle paylaÅŸacağım fotoÄŸraflarıyla karşılaÅŸtım. FotoÄŸrafçının eserleri beni o kadar etkiledi ki aradığım ÅŸeyi bir kenara koyup bu fotoÄŸraflara daldım.

Hamilton’ın 1984 yılında çıkardığı Homage to Painting or Images isimli kitap ünlü ressamların en az kendileri kadar ünlü tablolarından esinlenerek çektiÄŸi fotoÄŸraflardan oluÅŸuyor. Bu ressamlar arasında (benim Ä°nternet’ten bulabildiÄŸim kadarıyla) Vermeer, Degas, Ingres, Rafael ve Boudin de var. Kitaptan gördüğüm ilk fotoÄŸraf yukarıdaki Vermeer’e Saygı isimli çalışmaydı. FotoÄŸrafın ismini okumadan “ne kadar Vermeervari bir büyüleyicilik” diye düşünmem Hamilton’ın baÅŸarısının bir kanıtı olsa gerek (en azından benim için oldu). Bu fotoÄŸrafı Twitter’da paylaÅŸtığımda akla ilk Ä°nci Küpeli Kız geldi, oysa ben fotoÄŸrafı gördüğümde Süt Döken Kız‘ı düşünmüştüm. OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Garip adamlar, Sanat üstüne

Gülümse Vincent, çekiyorum

Hiçbir bilimsel ölçümlemeye dayanmayan bir tezim var: Bana kalırsa dünyanın en sevilen ressamı bundan 125 yılı önce yeryüzüne veda etmiş olan Vincent Van Gogh. Bu tezimi bilimsel olarak ispatlayamamam anılarımla destekleyemeyeceğim manasına gelmiyor elbette ki.

Geçen yıl, uçak biletini alma gafletinde bulunduktan sonra tüm Avrupa’nın tatil olduÄŸu günlerde Amsterdam’a gideceÄŸimi fark etmiÅŸtim. Öyle ki otellerin (ve diÄŸer kalınacak yerlerin) doluluk oranı %98’di. En sonunda kalacak yer bulabildiÄŸim günleri Amsterdam’da geçirip gezimi ülkenin diÄŸer ÅŸehirlerinde tamamlamaya karar verdim. Müzeler bölgesinde tam da Van Gogh Müzesi’nin karşısında adı ne tesadüftür ki “Van Gogh” olan bir otelde yer ayırtabildim. Van Gogh Müzesi’ni tekrar gezmek ilgimi çekmiyordu. Ancak müzede pek sevdiÄŸim bir ressam olan Félix Vallotton’un sergisi vardı ve iÅŸte o sergiye çok ama çok gidesim vardı. Van Gogh Müzesi’nin kapısında sabah yediden itibaren oluÅŸan inanılmaz sırayı gördüğümde gözlerim yerinden oynadı. Saat onda açılan mekan için ziyaretçilerin bu hırsı inanılmazdı. Orada kaldığım sürede gün boyunca sokaklarca sıra oldu (önceden alınmış biletler için bile) ve bu sıra  bir an olsun azalmadı. Bir akÅŸam, müzenin kapanmasına yarım saat kadar bir zaman kalmışken, sonsuza uzayan sıraya baktım ve “sanırım dünyanın en sevilen ressamı Van Gogh” dedim. (Tezimin ispatı olan “iÅŸte o anı” budur!)

OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Günlerin getirdikleri, Kısa kısa

Çok mutluyum (en azından bu konuda)

julian barnes - keeping an eyes open

Bir gün birisi bana en sevdiÄŸim yazarları sorsa o yazarların içinde mutlaka (ama mutlaka) anacağım Julian Barnes’ın sanat üzerine yazdığı makalelerden oluÅŸan bu kitapla kelimenin tam manasıyla birdenbire karşılaÅŸtığımda ufak çapta bir sevinç/coÅŸku ÅŸoku yaÅŸadım. Kitabın varlığına ÅŸaşırmam baÅŸlı başına ÅŸaşılacak bir durumdu çünkü daha sonradan hatırladığım üzere Ahmet Cihat Beyler bana bu kitabın çıktığından bahsetmiÅŸti. Ancak o an, daha önemli baÅŸka ÅŸeyleri de konuÅŸtuÄŸumuzdan bu olay benim aklımdan çıkıvermiÅŸti.

OKUMAYA DEVAM EDÄ°N

Güzel şeyler

Güzel ÅŸeyler no.6: Gail Albert Halaban’in Paris fotoÄŸrafları

gail-albert-halaban-paris

1970 doÄŸumlu Amerikalı fotoÄŸrafçı Gail Albert Halaban’in Vis-à-Vis Paris isimli Paris binalarını ve o binalarda yaÅŸayan insanları konu alan fotoÄŸraf serisini ilk gördüğüm zaman o ana kadar Paris’te çektiÄŸim bütün fotoÄŸrafları çöpe atmaya karar verdim. Neyse ki sonra biraz sakinleÅŸebildim de anılarım benimle kaldı.

Paris Manzaraları’ndaki Edward Hoppervari havanın ne kadar da hoÅŸ olduÄŸunu düşünürken bir de ne göreyim, fotoÄŸrafçının Hopper Redux isimli bir serisi daha var ve o serisi de Paris fotoÄŸrafları kadar heyecan verici.

OKUMAYA DEVAM EDÄ°N